Cunda Adası’nın yamaçlara açılan, Yeldeğirmenleri’nin eteklerinde konumlanan bu yapı, çevresindeki niteliksizleşmiş mimari örüntüye karşı, yerel dokuya referans veren bir duruş geliştirmeyi hedeflemiştir.
Tasarımın çıkış noktası, bulunduğu bölgede zamanla silinmiş yerel mimari karakteri hatırlatmak; yeni üretim biçimleriyle bu hatırlamayı mekânsal olarak görünür kılmaktır.
Yapıda kullanılan taş, ahşap, harman tuğla ve ferforje detayları bu amaçla seçilmiş; her bir malzeme, hem mekânın kendi iç akışına hem de bulunduğu çevrenin belleğine temas edecek biçimde kurgulanmıştır.
Mekânlar arası geçişlerde ve iç yerleşimde, doğrudan yerellik imâsı taşıyan ama çağdaş kullanım ihtiyaçlarına cevap veren bir sadeleşme dili tercih edilmiştir.